This commit is contained in:
2023-11-12 00:15:41 +03:00
commit 50e2b26da8
65347 changed files with 2588709 additions and 0 deletions

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Mavi Rüzgar Kanatları",
"description": "Mondstadt'ın saygısını ve sevgisini kazandığın için sana hediye edilen kanat.",
"rarity": "4",
"story": "\"Şu anda rüzgar olsa, ne güzel olurdu...\"\nUcu bucağı görünmeyen kimsesiz topraklarda yolculuk eden maceracı öylece iç çekmiş.\nFeryadının sesi, yüksekteki gök kubbede yaşayan göklerin yüce çocuklarına kadar ulaşmış. Maceracının ricasını duyan çocuklardan biri, bu ihtiyaç sahibi kişiye rüzgarın nasıl ulaştırılabileceğini düşünmeye başlamış.\n\"Ulaştırılabilir ama doğu kıyılardan yola çıkmalısın. Sonra dağlardaki ve tepelerdeki geçitlerden geçmelisin, kaynak sularının ve nehirlerin kumlu kıyılarından ilerlemelisin. Aşılamaz bir mesafeyi katettikten sonra ancak ona ulaşabilirsin.\"\n\nBöylece kendi yolculuğuna çıkmak üzere doğu kıyılarından ayrılmış.\nYol üstünde birkaç karahindiba tohumu bulmuş, tohumları da uzaklara kadar taşımış.\nSonra yumurtadan yeni çıkıp da uçmak isteyen yavru kuşlarla karşılaşmış. Kuşlar, narin kanatlarını havaya kaldırmış.\nSonra, tahılları kendi başlarına hazırlayamayacak kadar yaşlı birkaç köylüye rastlamış. Değirmenlerinin yelkenini çevirerek bir süre oyalanmış.\nBaşkalarına hizmet ettiği ve her yere yetiştiği için, yavaşça gerçeğe dönüşmeye ve insan formuna bürünmeye başlamış.\nNihayet yolun sonuna gelip yolda kalmış bir maceracıyla karşılaştığında,\nmaceracı umduğu rüzgarı bulamamış.\n\n\"Şu anda rüzgar olsa, ne güzel olurdu...\"\nSonra karşısına çıkan maceracıya diyardaki yolculuğunda eşlik etmiş.\n\n— \"Bu, Favonius Kilisesindeki bir azizden öğrendiğim çok hoş bir hikayedir. Bu hikayeden çıkarılacak ders ise ihtiyacı olanlara yardım etmeye ve diğerlerine de hizmet etmeye daima hazır olmaktır. Kibar ve cömert eylemlerinin karşılığında sana bu kanadı veriyorum.\"",
"sortorder": 140004,
"source": [
"Mondstadt'ta belirli bir İtibar Seviyesine ulaşmanın ödülü."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Yoldaşlık Kanatları",
"description": "Birlikte uçma arzusunu simgeleyen süslenmiş bir kanat.",
"rarity": "4",
"story": "Her kanadın havada süzülme şansı yoktur.\nBu dünyada, uçmayı asla öğrenmemiş kuşlar vardır.\nKalite kontrolden hiç geçmemiş kanatlar da vardır.\n\nSenin düşünceli yüz ifadene bakarken, endişelerini anlamış gibi bir hali vardı.\n\"Endişelenme! Kanatları test ederken yaralanan kimse olmadı.\"\nSadece yaban domuzlarının ve dağ yabanilerinin yaralandığını söyleyerek sözlerine devam etti.\nÖyle olsa bile, gökyüzünde süzülebilmen için zarar gören o küçük canlılar için üzülürsün.\nEn azından biraz da olsa rahatladın.\n\nSözlerine şöyle devam etti:\n\"Kanatlarla uçanların süzülebilmeleri için her şeyden önce Rüzgar Hükümdarı'nın güvenini kazanmaları gerekir.\"\n\"İşin içinde insan mühendisliği de var tabii ki.\"\n\nRüzgar Mühürlerini neden topladığını hiç oturup düşünmemişti gerçi.\nBelki damarlarında maceracı kanı akan ve bir tüccarın yüreğine sahip olduğu için olabilir.\nMaceracı ruha sahip insanlardan bahsederken çenesi düşüyordu.\nOna göre kaşifler, binlerce yıl önce uçuş araçlarını kullanmaya başlamışlardı.\n\nHafifçe boğazını temizledin. O da biraz mahcup haliyle, bu kanatların neden bu kadar özel olduğunu açıklamaya devam etti.\nKimileri, Rüzgar Hükümdarı'nın lütfunu kazanmanın fazla sıra dışı olduğundan şüpheleniyormuş.\nZanaatkarlar o kadar cesaretli olmadığı için, herkes onlarla ve harika icatlarıyla alay ediyormuş.\nKesinlikle haksızlıktı bu yapılan.\n\nAma sen cesur birisin, değil mi? İnsanların ne düşündüğünü öylece kabul eden biri değilsin. Bu kanatlar tam senlik.\nTam bu sırada sana eşsiz bir kanat verir.\n\"Bu kanat, elbette seni uçabilir ve taşıyabilir. Ama önce kanatlara inanmalısın. Bu kanatlara inanan benliğine de inanmalısın ama.\"",
"sortorder": 140002,
"source": [
"Resmi Çıkış Ödülü"
]
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Kar Örtüsü Kanatları",
"description": "Bir zamanlar bu dağlarda uçmuş bir avcı kuşun arkasında bıraktığı süslenmiş kanat.",
"rarity": "4",
"story": "Tekrar yükseleceğiz.\nKuruyan ağaç tekrar canlandı, zira yaklaşan daha büyük bir felaket vardı.\n\nBaykuşlar, bir zamanlar şahinleri uyarmıştı.\n\nAma bu diyarı her zaman küçük gören şahinlerin gönlünde, göklerin hakimi olma arzusu vardı.\nZaten onların hükümdarlığının karşısında kim durabilirdi ki?\nBu yüzden baykuşların uyarılarını önemsemediler ve onları aşağıladılar, korkak olduklarını söylediler.\n\"Avlanmaya yalnızca gece cesaret edebilen bu kuşlar, yumurtadan yeni çıkan kuşlar kadar aciz,\" diye düşündüler.\n\nDerken, dağları donduran amansız ayaz gelip çattığında, dağ krallığını gölgesi altında barındıran ağacı da paramparça etti.\nDaha sonra, bir tufan gibi bu toprakların üstüne çöken karanlık, yırtıcı kuşların tünediği dalları kırıp geçti.\nŞahinler ve serçeler, gözünde şer olan bu tufana kapılarak yere düştü.\n\nBöylece rüzgar diyarının kuşları şunu anladılar:\nBu özgür gökyüzü bile buzla bembeyaz ya da sisle kapkara olabilir.\nTepedeki güneş tamamen kayboldu, yıldızlardan ve aydan ise eser yoktu.\n\nYavru kuşlar yuvalarında kıvrılmış, sessiz ve trajik sonun gelmesini bekliyordu.\nAma ışığın yokluğunda, geceyle dost olan baykuşlar hükümdar oldu.\n\nÇok uzun bir zaman boyunca...\nGenç ve güçsüz şahinlerin hayatta kalması sağlandı. Bilinmeyen diyarlardan gelen avlarla beslendiler.\nEn sonunda gökyüzü de temizlendiğinde dağlar hâlâ karla, buzla kaplı olmasına rağmen, yeryüzünde zayıf ve kırılgan yaşam tekrar başladı.\n\nYavru kuşlar, kendilerini kurtaranın kim olduğunu asla öğrenemedi.\nBir mücevher kadar ihtişamlı olan ejderha da bir zamanlar karanlıkta gözleri ateş gibi parlayan baykuşlar gibi unutuldu.\nBugün, kuşların bir zamanlar tünediği dallar, artık üstlerinde uğursuz kırmızı bir leke taşısa da bir kez daha uzadı...\n\nPek alakalı bir konu olmasa da, karanlık çöktükten sonra avlanmak ve sürüsünü korumak için sürüsünü terk eden bir kızıl şahin de gece kuşlarının adını aldı.\n\nGecenin sessizliğini bölen haykırışlarında sırları saklıydı:\nTekrar yükseleceğiz.\nKuruyan ağaç tekrar canlandı, zira yaklaşan daha büyük bir felaket vardı.\n\nBu yüzden sana bu kanatları hediye ediyorum. Başımıza gelecekleri birlikte görelim.",
"sortorder": 140006,
"source": [
"Buztutan Ağacında belirli bir Adak Seviyesine ulaşmanın ödülü."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Zuhur Kanatları",
"description": "Yalnızca aşağıdaki platformda geçerlidir:\n\"PlayStation Network\"\\Göğün en yüksek katlarında uçmanı sağlayacak süslenmiş bir kanat.",
"rarity": "4",
"story": "Bu dünyaya özel yöntemlerle geldiğinin kanıtıdır bu.\nSadece kutsal gökyüzünü delip geçmiş birine layık görülen mühürdür bu.\n\n\"Bundan sonra yolculuğun tehlikelerle dolu olacak.\"\nSana böyle demişti.\n\"Bu kumaşın seni koruyabileceğini pek sanmıyorum ama...\"\n\nÖnceleri gerçekten koruyordu.\nUzun yolculuğunda yanından geçen yıldızların doğduğunu ve öldüğünü gördün. ve\nkaranlığı kısa süreliğine aydınlattıklarına da şahit oldun.\nBu kumaş, seni ne soğuktan ne sıcaktan, ne lanetlerden ne de kötü niyetlerden korur.\nAma Teyvat'ın uzun gecelerinde kanatları takınca, gerçekten çok kullanışlı olduklarını görürsün.\n\n\"Ama bir ya da iki dünyayı yok edebilecek bir güçle karşılaştığında,\"\nikinize bu kadar kibar davranan kişinin kim olduğunu unutup gitmişsin. Hatırlamayı çok istiyorsun...\n\"Sonsuz bir karanlıkla veya her şeyi yutan bir ışıkla karşılaştığında...\"\nFakat bu, bir önceki dünyaydı.\n\nArtık vahşi doğada uyumana gerek yok.\nŞehirdeki yatağın yumuşacık ve rahat. Kamp yapmak durumunda kalırsan da çimenler yumuşak ve muhteşem kokuyorlar.\nBu kanatları o kızdan aldığın anda, o kumaşı nasıl değerlendireceğini bulmuştun.\n\nŞimdi de bu kanatlarla bir kez daha göklere yükselebileceksin.",
"sortorder": 140003,
"source": [
"\"PlayStation Network\" oyuncularına verilen özel ödül."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,11 @@
{
"name": "Ziyafet Kanatları",
"description": "Harika yemek şölenlerini de sıradan akşam yemeklerini de ölümsüzleştirecek bir çift kanat. Normal yemek fiyatına ziyafet keyfi.",
"rarity": "4",
"story": "Bu, başka bir dünyadan buraya sürüklenmiş bir eşya. Dünyanın son ziyafetini ve hafta sonunun gelişini simgeler.\n\nO dünyayı bir zamanlar ejderhalar yönetirmiş.\nAma hikayelerde duyduğun ejderhalar değil. Bunlar kertenkele ile tavuğun melezine benziyormuş.\n\nKlee, bunu kafanda canlandırmak senin için zor olabilir ama o dünya tam olarak şöyleydi: Balık ejderhalar okyanuslarda yaşarmış ve kuş ejderhalar da devasa kanatlarıyla gökyüzünde süzülürmüş!\nBunlar çok güçlü yaratıklar olduğu için, diğer tüm hayvanları küçümsüyorlarmış.\nO dünyadaki tüm yaşama onlar hükmediyormuş.\n\nİlerleyen zamanlarda o dünyada insanlar ortaya çıkmış.\nOnların nasıl geldiğini kimse bilmiyormuş. Dünyaya düşen meteorlarla geldiler belki de. Kim bilir? Ama bildiğimiz bir şey var, o da \"Pazar yemeği\" adında tuhaf bir alışkanlıkları olduğu.\nÇok geçmeden o malum gün gelmiş. Ziyafet başlamak üzereymiş.\nEjderha butları ve ejderha kanatları una bandırılmış, insanların yaptığı ocakların ateşinde pişiyorlarmış.\nBu yemekler herkes için yapılmıştı. Ejderha etinin çok lezzetli olduğu, yedikten sonra insanın parmaklarını yaladığı söylenir.\nEskiden haftada sadece bir kez yapılan Pazar ziyafeti, günlük bir etkinlik haline gelmiş çünkü etin tadı gerçekten çok lezzetliymiş.\n\"Tek kelimeyle enfes!\"\n\"Hadi haftanın her günü Pazar yemeği yiyelim!\"\nHerkes de bunu teşvik etmiş.\nİşte böylece ejderhaların devrinin sonu gelmiş.\n\nKanatlar, bu büyük yok oluşun anısını yaşatır. Her zaman bu renkte değildiler. Eskiden mavi ve beyazdı.\nKlee'nin annesi, aileye daha uygun olması için renk düzenini değiştirmiş, böylece şu anki halini almış. Tekrar gitmeden önce, kısa süreliğine eve uğrayıp kanatları bırakmış.\n\"Geçen iki yılda Teyvat sınırları çok güçsüzleşti. Annen biraz meşgul olacak sanırım.\"",
"sortorder": 140007,
"ishidden": true,
"source": [
"Bir iş birliği etkinliğinden elde edilir."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "İlk Uçuş Kanatları",
"description": "Bir Kaşifin tutkulu özlemlerini taşıyan süslenmiş bir kanat.",
"rarity": "4",
"story": "Kaşifler, saflarına yeni birilerini katmayalı uzun zaman olmuştu.\nAmber, potansiyel sahibi bir genç şövalyeye bu kanatları vermek istemişti hep.\nAradan yıllar geçti ama bu fırsatı asla bulamadı.\n\nKaşifler kanatlarını çok sık kullanır, bu yüzden çok sık yıpranıp aşınırlar.\nAmber kanatlarını çok fazla zorladığı için, daha farkına varamadan on kanattan fazlasını heba etmiş.\nAma bir kez olsun bu özel kanatları kullanmayı düşünmemişti.\n\nHer nedense, o gün keyfi fazlasıyla yerindeymiş.\nSonunda uzun zamandır kullanılmayan o kanatları takmış.\nBirkaç dağ yabanisi kampını temizleme görevinde olmasına ve\nçıkan fırtınalar yüzünden havada süzülmek daha tehlikeli bir hal almasına rağmen takmış kanatları.\n\nSonrasında olanlara gelince...\nO altın sarısı saçları olan yabancıya neden inanmayı seçtiğini kendisi de bilmiyormuş.\nOnda neden bir potansiyel olduğunu hissettiğini de bilmiyormuş.\nAma onlar olduğu sürece belki de...\n\n\"Yani, sana vermek istediğim hediye...\"",
"sortorder": 140001,
"source": [
"Mondstadt Hükümdar Görevi \"Özgürlük Şehri\" tamamlanarak elde edilir."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Altın Uçuş Kanatları",
"description": "Liyue'nin saygısını ve sevgisini kazandığın için sana hediye edilen kanat.",
"rarity": "4",
"story": "\"Başını kaldır ve sarp kayalıkların arasında dolaşan puslu bulutlara, onların zarif bir şekilde ileri geri süzülmelerine bak. Gökkuşaklarının içinden geçiyor, ayazı ve karı keserek aşağıda yaşanan savaşlarla alay ediyorlar.\"\nHikayemiz bugün bu paragrafla başlıyor.\nLiyue'nin uçsuz bucaksız yaban topraklarında mertliğin yüce ideallerine sıkıca bağlı olan hevesli dövüş ustalarının, Adeptusların izini sürdüğü ve ormanların derinliklerinde dolaşıp bulutların süzüldüğü yüksek göl zirvelerinde bir oraya bir buraya gittiklerini herkes bilir. Bu ustalar, Yedi Yıldızın dikkatli bakışlarından uzakta kahramanca işlerini gizli gizli yürütürler. Gökkuşaklarının içinden geçip ayazı kesen isimsiz genç ikilinin hikayesini anlatmıştık. Ama bugün başka bir büyük kahramanın hikayesini, henüz duymadığınız bir masalı anlatacağız.\n\nSöylenenlere göre, bu büyük kahraman doğudan esen rüzgarlarııp gelmiş.\nToprağın Efendisi'nin resmi nişanına layık görüldükten sonra, Altın Uçuş Kanatlarını büyü kullanarak yaratmış ve Liyue'de dolaşarak diyarlara ilahi adaleti getirmiş.\nKana susamış ejderha Chi, diyarları yerle bir etmek için sınırı aşmış ama yüce kahraman, Aocang Dağı'ndan gelen kuvvetle birlikte dev yumruğunu sallamış ve indirdiği yumruklarla ejderhayı yere sermiş.\nAdeptuslara denk olduğunu kanıtlayan Guyun'un şeytani canavarıyla karşılaşmasının akabinde, aynı yüce kahraman kılıcını kavrayıp şeytani birlikleri yok etmiş.\nToprağın Efendisi'ne açıkça karşı çıkan, Yedi Yıldız aleyhinde konuşan genç ve küstah Fatui lordunu da unutmayalım. Kahramanımız onun ziyafetlerinden birinde ortalığı birbirine katmış, meyve kasesini tekmelemiş ve kibirli lordu eşek sudan gelinceye kadar dövmüş. Aklı biraz başına geldikten sonra genç lord hatasını kabul etmiş, Toprağın Efendisi'nin ve Yedi Yıldızın önünde saygıyla eğildikten sonra ziyafeti terk etmiş.\n\nBu kanatlar daha gösterişli olsa da kahraman, Liyuelilerin övgüsünü kazanmaktan mutlu olmuş ve memnuniyetle övgüleri kabul etmiş.\nAncak bu kanatların üstünde, hikaye anlatır gibi yazılmış kullanım talimatları var ve esasında bu talimatlar, nasıl gerçekten cesur bir kahraman olunacağını anlatıyor. Görünüşe göre neredeyse her açıdan beklentilerimizi aştı.",
"sortorder": 140005,
"source": [
"Liyue'de belirli bir İtibar Seviyesine ulaşmanın ödülü."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Merhametli ve Öfkeli Suların Kanatları",
"description": "Fontaine'in saygısını ve sevgisini kazandığın için sana hediye edilen süslenmiş bir kanat.",
"rarity": "4",
"story": "Efsaneye göre ilk okyanusların kana benzer bir yapısı vardı ve içinde barınan hayat bireysel değildi. Toprağa ayak basmak veya göklere uçmak için yaşam, o ezeli okyanusun kendi içinde akmasını sağlamak üzere evrimleşti ve kan damarları oluşturdu. Bu ezeli kan denizine kan pompalayan yürek aslında ilk Su Ejderhası idi. O yüreğin her atışında hayat ayaklanır ve ona övgüler sunardı.\nBunlar Su Ejderlerinin birbirlerine anlattığı hikayeler olduğu için tabii ki güvenmek doğru olmayacaktır. Bu hikaye diğer ejderler arasında farklı şekillerde anlatılıyor olabilir. Okeanidler arasında dilden dile yayılan öykülere göre sonrasında yaşananlar şu şekildedir:\n\nİlk yürek çıkarıldığında, hayat verme sorumluluğunu omuzlarında taşıyan Kutsal Diyar elçisi, yüce ilk denize geldi ve bir yürek daha yarattı. O yürek de ejderha gibi soyluydu ancak dünyevi bir forma sahip değildi. Bir tanrı kadar uhreviydi ancak ilahi bir görevi yoktu. Bir insan hükümdarı tarafından yaratılmış olmasına karşın var oluşu ve özü dış elementlerden değil, bu dünyaya özgü maddelerden meydana gelmişti.\nO, ezeli denize akan gözyaşlarıydı. İletişim kurmaya, anlamaya çalışıyordu ancak bu yolculuk onu hüzne boğuyordu. Saf sudaki tüm varlıkların sakınması gereken günahları, işte bu şefkati yüzünden işlemişti.\n\nBundan sonra yaşananların insanlar tarafından anlatılan hali aşağıda yazılıdır. Bu hikaye, genellikle yalnızca alimlerden alimlere aktarılmaktadır:\nYüce Remus, aklında kudretli ve sonsuz şehir Remuria'yı kurma hayalleriyle Fontaine topraklarına geldi. Halkı yönlendirdi ve nihayetinde hayalinin bir kısmını gerçekleştirmeyi başardı. Ardından büyük bir hızla o kehanet geldi. Halkın kötülüğünü dileyen bir kehanet değildi ancak beklenmedik derecede dehşet vericiydi. Kehanete göre günün birinde altın melodi sona erecek, Remuria düşecekti.\n\"Evine dönen kahraman ölmezse bir despota dönüşür\" derler. Remuria'yı kaderinden korumak için dayatılan kanunlar buranın bir despotluğa dönüşmesine sebep oldu. Despotluk da öfkeli dalgalar misali direnişler doğurdu. Ardından Remus ortadan kayboldu. Yüce Remus, yarım akıllı Remus, kör Remus, münzevi Remus.\n\n...\n\nİnsan yargılanmak ister çünkü suçlu hisseder. İnsan her daim ister, bu sebeple vazgeçmeyi arzular ve her daim bir tanrı arar. İşte bu yüzden ezeli denizin yüreği nazik Egeria'ya ilk gelenin bir parçası verildi ve hem Hükümdarlık hakkına hem de ilahi görevine geç de olsa kavuştu. Bu, insanlığın göklere erişme arzusu muydu? Yoksa bu, karanlık planların ilk adımı mıydı?\n\nBu, senden başka kimsenin bilemeyeceği bir hikaye. Uyandığında bu kanatlar ve anlattığım hikaye yanı başında olacak. Bu dünyadaki tüm türlere gidip hikayelerin doğruluğunu kanıtlamalarını isteyebilirsin ancak hiçbiri inanmayacak sana. Bu kanat ve hikaye nasıl hiç yoktan karşında vücut bulmuş olabilir ki sonuçta?",
"sortorder": 140012,
"source": [
"Fontaine'de belirli bir İtibar Seviyesine ulaşmanın ödülü."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,9 @@
{
"name": "Galaktik Işıltı Kanatları",
"description": "Süslenmiş kanat ve yıldızlarda yankılanan senfoniyi kutlamak için verilen bir hediye.",
"rarity": "4",
"story": "\"Önceleri bir şair tanırdım. Kendimden bahsetmiyorum bu arada.\"\nHikayenin devamını anlatırken, yeşil giyen adam bir elma ısırdı.\n\nBir şair tanırdım. Savaşın daha yeni bittiği ve alevlerin yeni söndüğü bir çağda yaşamıştı. Çok fazla ihtilaf ve kavgaya şahit olmuştu.\nYukarıdaki gökyüzüne, inatçı taşlara, kabaran denizlere ve uzaklardaki yıldızlara şarkılar söylerdi.\nÇünkü birinin bu dünyanın yaralarını sarması gerektiğini, birinin onlarla iletişim kurması gerektiğini düşünürdü.\nGökyüzü, taşlar, deniz ve yıldızlar cevap verse, belki de yaptığı müzik her yere akıp gidebilirdi.\nBaşta, kuşların gölgesi yanından geçmiş ama gökyüzünden cevap gelmemiş. Taşlar da cevap vermemiş ama düşen su damlaları ses vermiş. Başlangıçta denizler hiç yanıt vermemiş ama onların keskin, tuzlu havası fırtınanın habercisi olmuş.\nYıldızlar da ona cevap vermemiş.\nAma şair böyle olacağını biliyormuş. Yıldızlarla dolu bu gökyüzü ne diyebilirdi ki zaten?\n\nAma şair vazgeçmemiş. Cevap alacağına inandığı için falan değil, sadece kolay vazgeçmeyen biri olduğu için.\nSonra deniz cevap vermiş. Fırtınaları gözlemek için yüksek bir uçuruma nöbetçi noktası kurulmuştu. Orada kalan Rahibe şairin performansını alkışlamıştı.\nSonra taşlar bir mendille yüzlerini silerek şöyle yanıt vermiş: \"Performansınız gerçekten de bu topraklarda duyulmamış bir şeydi. Ama bir daha sarhoş olup kafamdan aşağı şarap dökerseniz çok sinirlenirim.\"\nSonra gökyüzü cevap vermiş. Bir gün tepelerinde uçan kuşların gölgesi, güneşi tamamen kapatmış. Şair kafasını kaldırmış ve muhteşem güzelliğe sahip bir ejderha önüne inmiş.\n\n\"Günün birinde yıldızları gözyaşlarına boğabilirsem, meteor yağdırabilirim diye düşünüyordum ben de! Ah. Doğru. Gördün mü? Bu kanat aslında yıldızların verdiği cevaptı. Gökten düşmüşlerdi, tıpkı senin gibi!\"\nYeşil kıyafetli şair, bir elinde elmayla birlikte gökyüzünü işaret etti.\n\"Ya bu şair ben değilim, ya da bu kanatlar gökten düşmedi. Hangisinin doğru olduğuna siz karar verin. Hehe.\"",
"sortorder": 140009,
"ishidden": true,
"source": []
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Ormanın Kanatları",
"description": "Sumeru'nun saygısını ve sevgisini kazandığın için sana hediye edilen kanat.",
"rarity": "4",
"story": "Sumeru halkı nadiren rüya gördüğünden oradaki insanların bir batıl inancı vardı; eğer uykunda kalpten oluşan görüntüler görürsen o zaman bunlar Doğa Hükümdarı'ndan gelen vahiy ve aydınlanma olmalıydı. Bunun arkasında derin ve gizemli bir gerçeklik olmalı. Belki de bu geleneksel inanç \"Akaşa\"ya yol açmıştır.\nBir zamanlar büyük usta Firnas vardı. (Akademideki şu anki büyük öğretim görevlisi değil.) Birçok rüyası olduğunu ve onları aklında tutmada iyi olduğunu iddia ederdi. Bu nedenle, bir araştırmacı veya mucitten ziyade bir şair ve hayalperest olarak itibar kazanmıştı. Sumeru'nun rüyaları yoktu ve eğer gerçekten çok rüya görüyorsa, o zaman her gece Doğa Hükümdarı'nın dizinin dibinde oturan ilahi bir görevliden başka biri olamazdı. Onu kıskananlar, hayallerin rüyadan sayılmadığını söylerdi.\n\nBilgiye göre, uzak bir alemden gelen kanatların fizik kurallarına tamamen aykırı şekilde çalıştığını gördü. Rüzgar Hükümdarı'nın tüm kanatları kutsamamış olsaydı, görkemli bir kartala verilse bile adeta değirmen taşı kadar ağır olurdu ve kartal dengesini kaybedip düşebilir ve zavallı bir kaplumbağanın kabuğunu kırabilirdi.\nBöylece bu büyük usta Firnas ve bir kez daha vurgulamam gerekir ki bu bizim şu anki büyük hocamız Firnas değil. Rüzgar Hükümdarı'nın kutsamasına gerek olmayan, fizik kanunlarına göre ve kendi güzelliğiyle süzülebilen bir kanat yapmaya karar verdi.\n\nYorgunluktan uyuyakalana kadar gece gündüz durmadan çalıştı ve söylentiye göre uykusunda bir kez daha Doğa Hükümdarı ile karşılaştığı söylenir.\nCanlıların hükümdarı, gülmeden önce büyük usta Firnas'ın hayal kırıklıklarını dinledi ve ona bir hikaye anlattı.\n\nBu hikaye insan formuna girebilen bir rüzgar, konuşan bir taş ve... Ah, Elektrikten yapılmış ahşap bir şeyi anlatıyordu. Üçü dünyanın yapısını tartıştı ve her biri onların temel unsurlardan biri olduğuna inanıyordu. Taş her şeyi kaldırdığını iddia etti ve hepsi bu konuda hemfikirdi. Ahşap nesne, tüm ölümlü düşüncelerin elektriğin işi olduğunu söyledi. Bu biraz fazla gibi oldu, hepsi durup düşündü ama yanlış olduğu da söylenemezdi. Rüzgarın sırası geldiğinde bir hikaye anlattı:\n\nBaşka bir dünyanın hikayeleri, gökyüzünde yaşayan havanın çocuklarından bahseder. Bunların hepsi rüzgarın ruhlarıdır. Bazıları dağları ve kayaları delip geçebilir, diğerleri ise bulutları ve suyu eşsiz bir güçle hareket ettirmek için kasırgalar yaratabilir. Ancak bu çocukların en küçüğü, zayıflığı nedeniyle insanlar tarafından göz ardı edildi. Böylece kendini gizledi. Rüzgarla tozlaşıp uçması gereken çiçekler ızdırap içindeydi çünkü onları tozlaştıracak hiçbir şey yoktu ve en cesur karahindiba da yaşam soluğunu arayıp buldu ve onu cesaretlendirmek için karahindiba bir hikaye anlattı:\n\nBir zamanlar uzak bir ülkede, neredeyse güneş gibi parlak, güçlü ve güzel bir kraliçe yaşarmış. Ama küçük erkek kardeşi şakacı, oyuncu bir şövalyeymiş... (bazı eksikler...) Kraliçenin nedimesi onu cesaretlendirmek için ona bir hikaye anlatmış.\n\n...\n\nO geceden sonra, büyük usta Firnas, Rüzgar Hükümdarı'ndan onu kutsamasını istemeden önce bir kanat yaptı. Akademi, şimdiye kadar yapılan herhangi bir kanadın tam olarak aynı sonuçları vermesine rağmen, bu benzerliğin bir tesadüf olduğunu söyledi.\nEfsaneye göre bu büyük ustanın uyandığında söylediği ilk şey şuydu: \"Pekala, buldum, buldum! Cevap bunca zaman önümdeymiş.\"\nAma aslında, sözleri şöyleydi: \"Tamam, tamam, biliyorum! Cevap bunca zaman önümdeydi. Lütfen, sana yalvarırım, kendini tekrar etmeyi bırak. Tanrıların kutsamasının da bu dünyanın kurallarının bir parçası olduğunu biliyorum.\"\n\nBu masal bize bu dünyanın gerçeklerinin onurlandırılması gerektiğini, ancak gerçeği fantastik rüyalarda aramamanın en iyisi olduğunu öğretir.\nPeki, buna ne dersin? Usta Firnas'ın kanadını kabul etmek ister misin?",
"sortorder": 140010,
"source": [
"Sumeru'da belirli bir İtibar Seviyesine ulaşmanın ödülü."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,11 @@
{
"name": "Yıldız Işığı Kanatları",
"description": "Uzak dünyaların birinde kutlanan festival için özel olarak tasarlanmış hediye bir kanat.",
"rarity": "4",
"story": "\"Yani, bu sefer sana getirdiğim gizemli aygıt...\"\n\nUlak, bu yeni icadın kökeni hakkında konuşmak için Alkazar Sarayı'nın efendisinin yanına gelmişti ama karşı tarafın bakışlarının başka bir şeye odaklandığını fark etti.\n\n\"Hayır, hayır, o değil. O benim öğle yemeğim. Gizemli aygıt, yan taraftaki o kanat... Evet o!\"\n\"Hımm... Gerçeği söylemek gerekirse kanadın ardındaki hikaye ile yemeğin çok alakasız olduğu söylenemez...\"\n\"... Şey, Bayan Alice'e göre bu kanat Teyvat'ta yapılmamış ve buraya çok uzak bir yerden süzülerek gelmiş...\"\n\nO uzak yerde, birisi bir keresinde şöyle demişti:\n\"Şenliksiz bir hayat, hanı olmayan uzun bir yol gibidir.\"\nLezzetli yemekler, rahatlatıcı müzikler, eğlenceli bir ortam, keyifli günler ve en önemlisi herkesle birlikte yaşanan anılar.\nKusursuz bir ziyafet harika anıları beraberinde getirir, bu nedenle harika bir anı ile hatırlanması çok yerinde olur.\nAncak düşünceleri sadece kağıda yazmak herkese biraz salaş geldi.\nNe de olsa, birkaç parça kağıt ve birkaç satırlık bir metin, bir kişinin düşüncesinin ne kadar geniş olduğunu göstermeye yetmez.\nNihayet herkes kafa kafaya verdi ve gerçek anlamda parlak bir çözüm buldu.\n\"Ziyafetin sonunda kafamızı kaldırdığımızda gördüğümüz şey parlayan yıldızlı gökyüzü olduğu için hadi dileklerimizi yıldız ışığına yazalım!\"\nNe de olsa düşüncenin kendisi şekilsiz bir ışık gibidir ve sadece hatırlamak ona eşsiz bir şekil verebilir.\nHerkesin anıları birleşip bir araya geldiğinde, düşüncelerin kendisi de sonsuz gökyüzüne dağılmış parlak yıldızların akışına katıldı.\n\n\"Hadi uç, uzaklara git. Kanatlarında dileklerimizi, mutlu şarkılarımızı ve güzel ziyafetlerimizi taşı. Düşüncelerimizle birlikte yıldızların en uzak köşesine, düşlenen yarınlara ulaş...\"\n\nKaranlık gökyüzüne bakarken gördüğün kayan yıldızlar, uzak dünyalardan gelen küçük dilekler olabilirler.\nBir çocuk gibi gözlerini kapatıp yıldızlar kayarken dilek tutarsan en tatlı rüyalar senin olur.\nVe belki de tutacağın dilek, parlak bir kayan yıldıza dönüşür ve uzak diyardaki başka birinin dileklerinin yerine getirildiğini görmesini sağlar.\n\nÖyleyse bu kanat, gökyüzünde ilk kez dans eden dilekler arasında en sürekli olanı.\nNe zaman ve nerede olursa olsun, aralarında milyonlarca yıldız uzaklığı olsa bile yine de birisiyle birlikte uçmayı ister.\n\n\"... Ve böylece Bayan Alice, onun dileklerini yerine getirerek ona bugünkü şeklini verdi.\"\n\n\"Peki ben bu hikayeyi müşterilere nasıl anlatacağım? Onlara ziyafet başladığında bu kanatların gökten düştüğünü söyleyebilirim!\"\nAncak böyle demesine rağmen, Lord Sangemah Bay kendisinin de tedarikçisinden duyduğu bu hikayeyi görev duygusuyla sana anlattı.",
"sortorder": 140011,
"ishidden": true,
"source": [
"Bir iş birliği etkinliğinden elde edilir."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,10 @@
{
"name": "Fırtınagezer Kanatları",
"description": "Inazuma'nın saygısını ve sevgisini kazandığın için sana hediye edilen kanat.",
"rarity": "4",
"story": "\"Tengu... Gerçekten uzun bir soya mensup olan Yougou Tengu'nun dışında, kıvrak ve hareketlerini anlaşılması zor olan kişiler için de kullanılır. Tengunun kanatları var sonuçta, değil mi?\"\nİlk başta bu sözlere inanmakta zorluk çekersin.\n\n\"Tengular, göklerde serbestçe uçma özgürlüğünü herkesten önce kazanmıştır. Sen, Inazuma'nın dört bir yanındaki dağ sırtlarının ve çatıların üzerinde rüzgar ve bulutlarla süzülmüş birisin. Seni bir karga veya şahinle kıyaslamak ayıp olurdu.\"\n\"Bir zamanlar tenguları öven ve onları taklit eden, kendilerine \"Tengu soyundan\" diye tanımlayan insanlar varmış. Tenshukaku'nun çatısında, kocaman ağaçların tepesinde ve kutsal torii kapılarının üstünde oturur, aşağıdan geçen kalabalıkla ve bürokratlarla bağıra bağıra alay ederlermiş. Tapınağın ve Şogunluğun itibarını tamamen hiçe saymışlar, Tenshukaku'ya kitap fırlatacak kadar ileri gitmişler.\"\n\"Ne düşüncesiz bir çete. Sonrasında ise gerçek tengular bu insanları yakalayıp onlara güzel bir ders vermiş.\"\n\"Elbette toplumun töresine ve geleneklerine uyan, kurallara riayet eden bir vatandaş olduğun için, böyle efsanelerin seni endişelendirmesine gerek yok, değil mi?\"\nKanatlarınla Inazuma'daki evlere gölge düşürme veya yüksek taş duvarların tepesine çıkma alışkanlıklarınla ilgili olarak ise yorum yapmamayı tercih edersin.\n\n\"Ayrıca 'tengu' unvanı, emsalsiz kılıç ustalarını tasvir etmek için de kullanılabilir. Narukami'den beri var olan okulların dışında, Siskesen ve Meikyou Shisui Sanatı Okulu gibi saman alevi misali sönen okullar ve Iwakura Sanatı Okulu gibi günümüze kadar ayakta kalmış okullar da vardır. Sıradan öğrencilere öğretilmeyen Iwakura gizli kılıç tekniği ise Tengu Savurandır. Bu kılıcın tuhaf bir kavis çizdiği ve çok yetenekli Yougou Tengu'ya karşı bile zafer getirebileceği söylenir. Bu bakımdan, senin yeteneklerinin biraz fazla övgüyü hak ettiğine inanıyorum.\"\n\"Son olarak 'tengular' genelde Rüzgar ve Elektriği kullanmada ustalaşmıştır. Efsaneye göre Yougou Tengu'dan sonra nesilden nesile geçmiş bir yadigar vardır: \"Fırtına Yelpazesi.\" Ön yüzünün Rüzgarı, arka yüzünün ise Elektriği çağırabildiği söylenir. Sen de hem Rüzgarı hem Elektriği kullanabildiğine göre, sana tengu diyebiliriz! Bu arada yelpaze sadece bir aldatmaca. Kendilerini açığa vurmak istemedikleri için, dışarı çıktıklarında genellikle Rüzgar çağırabilen bir tengunun yanında Elektrik kullanabilen başka bir tengu daha olur.\"\nKenarda duran Sara, bu alışveriş sırasında senden daha tuhaf görünür.\n\n\"Inazuma'ya sağladığın katkılardan dolayı, Büyük Tapınak seni bu kanatla ödüllendirmek istiyor.\"\nTenguların geldiği yer orası yani, öyle mi?\nSenin şüpheli bakışlarını fark eden Sara, hemen cevap verir:\n\"Tabii ki hayır!\"",
"sortorder": 140008,
"source": [
"Inazuma'da belirli bir İtibar Seviyesine ulaşmanın ödülü."
]
}

View File

@@ -0,0 +1,9 @@
{
"name": "Fani Rüyaların Kanatları",
"description": "Müzikle beraber geçmişteki bir rüyana kendinden geçerek girdiğinde elde ettiğin bir kanat.",
"rarity": "4",
"story": "\"Mayıs Sineğinin Rüyası\" adlı bir şarkı hakkında kısa bir hikaye bu.\nÇok iyi ya da zarif bir şarkı olmasa da melodisi sayesinde zamanında övgü almış bir şarkıymış.\nYeni şarkıların doğuşuyla eski melodiler yavaşça etkisini kaybedip unutulur. \"Popülarite\" böyle bir şeydir.\nİşte o hesap, bu melodiyi besteleyen kişinin adı da zamanla unutulmuş.\nHerkes bu kişinin yeteneğinin, kendisi gibi onca bestecinin arasında bir çiçek gibi açıp ardından solup gittiğini söyler olmuş.\n\n\"Yeteneği, onca bestecinin arasında bir çiçek gibi açıp ardından solup gitti...\"\nGünlerden bir gün, bir kız halk arasında konuşulan bu sözleri, avlunun yanındaki uzun koridorda yalnız başına oturan ablasıyla paylaşmış.\nAblası sırtı ona dönük bir şekilde ellerinde tuttuğu zitherin tellerine birkaç defa dokunmuş.\n\"İnsanlar mayıs sineklerinin kısa hayatlarına rağmen rüyalarda kaybolma arzusunu da küçük görür.\"\nAblası her zaman sırtını ona dönerek oturur, asla sözlerine karşılık vermezmiş. Onunla konuşmak yerine dünyanın unuttuğu o şarkının melodisini çalarmış durmadan.\nBesteciler kendi melodilerini sever sonuçta.\nİlerleyen dönemde ablası böyle şeylere hiç vakit ayırmaz olmuş. Sonra da... Ablasının o şarkıyı çaldığını duyma fırsatını sonsuza dek kaybetmiş.\nAblasıyla aynı değilmiş ilgi alanları, o da bunları unutmuş gitmiş bir zaman sonra.\n\nBu melodiyi çok daha sonra, yalnız başına seyahat ederken yağmurdan kaçmak için sığındığı bir handa duymuş.\nKör bir zither çalgıcısı, han sahibinden içecek almak için çalıyormuş melodiyi. İhtiyar müzisyen çok maharetli olmasa da bir şekilde işini yapmayı başarıyormuş.\nŞarkı bittikten ve ikram edilen şarabı içtikten sonra hafif sarhoş olan müzisyen konuşmaya, bu melodiyi besteleyen kişinin müthiş soylu biri olduğunu anlatmaya başlamış.\nBu sözler aslında yabani gezginlerin söylentilerinden ibaret olduğu için tabii ki hiç kimse inanmamış.\nHan kahkahalara boğulurken yalnızca o hatırlamış gerçeği.\nTekrar gün ışığı ile aydınlanan avluyu görmüş. Göleti dalgalandıran rüzgarı ve ağaç dallarının hafifçe sallanan gölgesini. Tellerden yükselen melodileri işitmiş...\nOnca zamanın ardından elinde liriyle koridorda oturan silüeti görmüş.\nSilüet ona doğru dönmüş. Evet, yüzünü ona çevirmiş...\n\nMayıs sineği olmanın nesi kötüdür ki? Her şey göz açıp kapayıncaya dek doğar ve ölür. Ne var ki bu, hayal kurmalarına engel değildir.\nÇiçek olmak günah mıdır? Çiçekler bir gecede açıp solar ama güzelliklerine şahit olanlar onları asla unutmaz.\nAnıları \"anı\" yapan şeyler bunlardır.\nAnılar eski günlerin bir çırpıda uyanan ve hemen geçip giden yansımaları değil midir?\n\n\"... Duyduğum kadarıyla Yashiro Heyeti bu kanadı eski eşyaları temizlerken tozlanmış bir zitherin yanında bulmuş. Benim pek işime yaramıyor, sana vermek istedim.\"\nElinde tuttuğu eski zitherin boyası hâlâ yepyeni görünmesine rağmen böyle söyledi kadın. Duruşundan senelerdir çalmadığını anlamak zor değildi.\nSenin sabırsız bakışlarını görünce yavaşça iç çekti.\n\"Başlamadan önce uyarayım seni: Dövüş becerilerim, müzik becerilerimden çok daha üstündür.\"\nArdından eski günleri düşünerek, öğrendiği tek şarkıyı çalmaya başladı.",
"sortorder": 140013,
"ishidden": true,
"source": []
}