{ "name": "Kayıp Cennet Çiçeği", "rarity": [ "4", "5" ], "2pc": "Element Ustalığını 80 artırır.", "4pc": "Kuşanan karakterin Çiçeklenme, Aşırı Çiçeklenme ve Filizlenme tepkimelerinin Hasarı %40 artar. Ayrıca kuşanan karakter Çiçeklenme, Aşırı Çiçeklenme veya Filizlenme tetiklerse yukarıdaki etkiye ek olarak %25 bonus daha kazanır. Bu etkinin her bir kademesi 10 saniye sürer. Aynı anda 4 kademeye kadar birikebilir. Bu etki her bir saniyede bir defa tetiklenebilir. Bu etki, kuşanan karakter savaş alanında olmasa da tetiklenebilir.", "flower": { "name": "Ay-Khanoum Enginliği", "relictype": "Yaşam Çiçeği", "description": "Kadim ve soyu tükenmiş güzel bir çiçeğin görünümü verilmiş ametist bir çiçek.", "story": "Sadece Cinlerin hatırladığı bir zamanda Çiçeklerin Efendisi gökler tarafından sürgün edilmişti.\nGörkemli bedeni, talan edilmiş bir kabuğa dönüşmüş, insanlar da akılları başlarından alınarak cezalandırılmıştı...\n\nEfsaneye göre Çiçeklerin Efendisi çorak topraklarda yetmiş iki gün yürüdü...\nAmansız çakıllar topuklarını yardı, yaraları berrak pınarlara, sınırı olmayan nehirlere dönüştü.\nO zamandan beri o nehirler, gece mavisi zambakların yetiştiği yeşil bahçelere dönüştü.\nSu zambakları Cinlerin anasıdır ve Cinler, sarhoş edici rüyalardan ve üzüntülü hatıralardan doğmuştur.\n\nİlk Cinler bilge yaratıklardı. Masum rüyalara ve bir o kadar da tatlı aşklara daldılar.\nYeni Cinler, yaratıcılarına teşekkür etmek için hanımlarını kolundan tuttu ve ona yabani kasımpatıdan bir çelenk verdi.\n\n\"Ey Çiçeklerin Efendisi, bahçelerin efendisi, sana bizi terk etmemen için yalvarıyoruz!\"\n\"Lütfen rüya ana, şarabın ve unutuluşun hanımı, bu bahçenin kraliçesi olarak kalman için sana yalvarıyoruz.\"\n\nCinlerin bu nezaketinden etkilenen sürgün tanrı, bu çiçek bahçesinde kalmaya karar verdi.\nUğradığı her yerde aya benzeyen muhteşem mor çiçekler açtı ve onlara da \"Padisarah\" adı verildi." }, "plume": { "name": "Soluk Ziyafet", "relictype": "Ölüm Tüyü", "description": "Uzun süre önce soyu tükenmiş olan bir kuş türünden kalma bir tüy. Çiçek Tanrıçası'nın kadim müritleri bunu altın ve mücevherlerle işlemiş.", "story": "Yalnızca Cinlerin ağıtlarının duyulduğu bir zamanda Vahaların Hanımı son kararını verdi.\nO anda kaderinin, bir bulmacadan ziyade gizemli bir kapıyı açan bir anahtar olduğunu öğrendi.\n\nKral Deshret'in sözlerinde ve arzularında, bu dünyayı yöneten saçma düzeni aşabilecek bir ihtimal gördü.\nKutsal taht tarafından bahşedilen lütfu reddeden kızıl taçlı kral, kendi iradesiyle yeni bir yol arayışına girdi...\nOnun gösterdiği gelecek harap ve kasvet içindeydi. Kral ufacık bir taviz bile vermeyi reddetti.\nYolculuğun tehlikelerle dolu olduğunu ve en sevdiklerinin gözleri önünde yok olabileceğini bile göze alarak...\nKızıl Hükümdar asil bir yalan seçti ve müritlerine unutulmaya giden bir yolda rehberlik etti.\n\n\"Rüzgarlara zincir vurmaktan başka bir isteğin yok. Kutsallığın mabedinde insanlık, tanrıların tanrısı olacaktır.\"\n\"Böylesine gerçekçi olmayan bir rüya eninde sonunda bitecekti. Yalanların döndüğü harabelerde insanlık, kralların kralı olacaktır.\"\n\nÇiçeklerin Efendisi, arkadaşının aptallıklarına boyun eğdi ve tanrının tutkularında yanıp tutuşan görkemli bir isyanı fark etti.\nBinlerce kişinin bilgeliğini bir araya toplayan bir fikir ve onların rüyalarını güçle birleştirmeye yönelik büyük bir girişim.\nBurada yatan şey yalanlardan daha fazlası, burada yatan şey umut kıvılcımları gibi yanan insanlığın geleceği...\n\nRüyalardan eninde sonunda uyanılır ve içinde bulunan manzaralar da kaybolur gider. Açan çiçeklerin gerçek anlamı da tıpkı böyledir.\nİnsanlık, yalnızca bir tanrının yanılgısının getirdiği yıkımdan geçerek kutsal iradeye karşı gelmeyi öğrenebilir...\nTıpkı Tanrı Kral'ın bu gizli isyanı düzenlediği gibi, hayatta kalmak da yalnızca bireysel iradeyle gerçekleşebilir.\nÇiçeklerin Efendisi, insanların duygularının önemsizliği şöyle dursun, bir aşkın bir şarap kadar tatlı olacağını hiç düşünmemişti.\nNe kadar zeki de olsa, bu küçük varlıkların ne zaman gerçeği anlayacağını bilemiyordu...\n\n\"... Bu sözde tanrılar, en başından beri sana gereksiz gelmiyorlar mıydı?\"" }, "sands": { "name": "Zamanda Donmuş Bir An", "relictype": "Kadim Kum Taneleri", "description": "Bu kum saatinin içindeki kumlar, saati hangi yöne çevirirsen çevir sanki zamana karşı geliyorlarmış gibi hiç kıpırdamazlar.", "story": "Sadece Cinlerin iç çektiği bir zamanda Çölün Efendisi, sevgilisi için bir mezar yaptı.\nKumun derinliklerindeki gömülü mücevherleri güç kaynağı olarak kullanarak ve Cinlerin yardımını alarak bir Sonsuz Vaha yaptı.\n\nUzun zaman sonra \"Sonsuz Vaha\" efsanesi çöldeki göçebe kabileler arasında yayıldı.\nAvareler bu yerin sürekli yeşillik içinde olduğunu ve uykudaki Çiçek Tanrıçası tarafından yönetildiğini iddia ederler.\nAvareler, Cinlerin son annesi olan Ferigees'in vaha kapılarını koruduğunu ve...\n... Yanına gelen her ölümlüyü iyi ya da kötü olsun şefkatle kutsadığını söylüyorlar...\n\nTanit, Uzza, Shimti ve diğer kabilelerin liderleri kendilerine \"Çiçek Tanrıçası'nın Kızları\" derler.\nOnlar temelden inançla ve kanla birbirlerine bağlıdırlar ve efsanevi Padisarah bahçesinin hayali de onları bir araya getirmiştir.\nDört bir yana yayılmış ve zor durumda olan çöl kabileleri, Sonsuz Vaha ve sonsuz bilginin peşindedir.\n\nTanrıçalarının geride bıraktığı kehanete göre, medeniyet yanıp kül olsa bile insanlık yine kendi azmiyle muvaffak olacaktır...\nTanrıların önderliğinden mahrum olsalar ve uzun süre önce ölmüş tanrıçalarının hatırasıyla birlikte olmaya zorlansalar bile,\nBu gözyaşlarıyla dolu tuz çölü, insanlığın ilerleyişini ve ebedi yalan olan \"Sonsuz Vaha\" arayışlarını durduramadı.\n\n\"Efendim... Neden kum tepelerini akışının durdurdunuz? Neden onları uçuran rüzgarlara engel oldunuz?\"\n\"Tıpkı bu kum saati gibi, bu kristal kum taneleri de bir araya gelecekse varlıklarının ne manası var o zaman?\" \n\"Sonsuzluk cennet değildir, aksine çözünmesi imkansız olan ve çıkarılamayan bir lekedir.\"\n\"Çiçek gibi açanlar, çiçek gibi solarlar. Çiçeklerin mevsimi, 'ölüm' gibi olaylardan etkilenmez.\"\n\nBir keresinde üç yoldaş sağdan soldan muhabbet ediyorlardı, çölün rüzgarları onların sözlerini almış ve zamanın ötesine taşımıştı...\nUzaktaki çölde bir yerlerde, zamanla taşlaşmış olan bir vahanın hayali halen bir kabilenin zihninde yer eder ama...\n... Bu göçebe insanlar, kum tepelerinin arasında yaşam ve ölüm döngüsüne devam etmektedir..." }, "goblet": { "name": "Sırdaşın Büyülü Şişesi", "relictype": "Eonotem Kadehi", "description": "Mor kristalden yapılmış küçük bir şişe. Zümrüt bir kapak ile sıkıca mühürlenmiş.", "story": "Cinlerin sessiz olduğu bir zamanda Kral Deshret, en derin arzularını Çiçeklerin Efendisi'nin önüne döktü...\nAy ışığının çehresi nar şarabı damlacıklarının arasında gezinirken en sevdiği arkadaşı sonunda Çiçeklerin Efendisi'ni ikna etti.\n\nO gece Kral Deshret'in ne konuştuğunu halen kimse bilmiyor. En yaşlı Cin bile onun ne dediği konusunda sessizliğini koruyor.\nKral Deshret'in karanlıkta ortaya çıkardığı, en bilge tanrıları bile şok edebilecek olan o gizli arzuları kimse bilmiyor.\nAma Çiçeklerin Efendisi bu konuşmadan sonra bir aydınlanma yaşadı. Bu, çok daha önceden onun öngördüğü ve hesabını yaptığı bir şeydi.\nÇöl ve vahalar en özerk olan yerlerdi ama isyankar düşüncelerin en büyüğüne de onlar sahipti.\n\n\"Söylediğin sırları, sana ve Bilgeliğin Efendisi'ne duyduğum sevgiden dolayı saklayacağım.\"\n\"En büyük arzularını dindirmek için sana bir köprü yapacağım ama kristal safir çividen korkmamalısın...\"\n\"Seni çok derindeki bilgilere götüreceğim ama daha önce de uyardığım gibi bu takastan büyük bir kayıpla çıkacaksın...\"\n\"Her ne olursa olsun dersimi yüreğinde sakla. Göğün elçilerinin çarptırıldığı cezaları hatırla.\"\n\"Şunu bilmeni isterim ki, bu dünyada bir umut varsa eğer, bu umut en sıradan ölümlüler içinden çıkacaktır.\"\n\nZifiri karanlığın içinde, en iyi arkadaşına gökler ve hiçlik hakkında her şeyi öğreneceği yolda rehberlik etti.\nBedenini bir yol ve vahaları da takas için kullandı ve sarsıcı ışığın, en derin arzularını oluşturmasına izin verdi...\n\nTanrılarından birini kaybeden gökte bir fırtına koptu, gökyüzünü sarı kumlar kapladı ve her şeyi yuttu.\nKral Deshret, gökleri yutan kum fırtınalarının içinden geri döndü. Çiçeklerin Efendisi ise bir daha hiç görülmedi.\n\n\"... Az önce seni rüyamda gördüm... Sanırım kristal labirentin duvarlarından geçiyordun... Görebildiğim tek şey ise... Sadece kumdu...\"" }, "circlet": { "name": "Ametist Taç", "relictype": "Logos Tacı", "description": "Ametist ve zümrütle süslenmiş bir taç. Çiçek Tanrıçası'nın kadim rahipleri tarafından takılan bir başlığa benziyor.", "story": "Sadece Cinlerin şarkı söylediği bir zamanda, Çiçeklerin Efendisi bir keresinde Kızıl Kumların Kralı ile karşılaştı.\nKralların güç uğruna birbirleriyle çarpıştıkları bir çağda, Kral Deshret tahtının diğer iki kralla paylaşılmasına müsaade etti.\n\nCinler, üç arkadaşın birlikteliğini kutlamak için zümrüt ve yakut işlemeli bir tahtı miras olarak bıraktı.\nSonsuz Vaha'nın ve açan Padisarahların anısına, Çiçeklerin Efendisi ametistten yapılma bir taç taktı.\n\n\"Ama 'sonsuzluk' kelimesi tam bir yalandan ibaret. Sarhoşluk ve aşk, hatıraları yalnızca kırık rüyalara dönüştürebilir.\"\n\"Bir keresinde bana neden sürekli iç çektiğimi sormuştun. Bu gece hazır ay da parlakken sana maziyi anlatayım...\"\n\n\"Sükunet ve barışın olduğu uzun bir zaman önceydi. O zamanlar ilahi elçiler insanlarla açıkça konuşur ve göklerden haber getirirlerdi...\"\n\"Ama zamanla istilacılar gökten indiler ve beraberlerinde yıkım getirdiler, nehirleri kuruttular ve vebaları yaydılar...\"\n\"İstilacılar, önceki soydaşlarıma savaş getirmiş olsalar da aynı zamanda bizleri bu diyara bağlayan prangaları kıracak olan yanılsamaları da getirdiler...\"\n\"Ama göklerin efendisi, yükselen sanrı ve atılım dalgalarından korkarak yeryüzünü onarmak üzere ilahi çivileri indirdi ve ölümlüler diyarını yok etti...\"\n\"Sonrasında bizler sürgünün acısına katlandık. Göğe ve aydınlanma gücüne giden bağımız kesilmişti...\"\n\n\"Felaketten beri göğe tekrar bakmamam için uzun süredir lanetliyim. Şimdiye kadar kendimi tutabilmiş olmam benim için büyük bir şans...\"\n\"Ama memleketim, yıldızlar ve uçurum arasındaki bir felaketin kristallerin yüzeyinde sürekli belirmesi gibi hep beni çağırıyor.\"\n\"Uyarılarıma kulak ver, sakın Dörtlü Gölgenin Efendisi'ni arama ve yıldızlar ile hiçliğin gizemlerini sorma.\"\n\"Yoksa ceza çivisinde de gösterildiği gibi kendini bir felaketin pençesinde bulursun.\"\n\nBuna rağmen Kral Deshret, arkadaşının uyarılarını reddetti ve bu uyarıları ihlal edeceğine dair sessizce yemin etti.\nAy ışığının altında arkadaşının gözlerini silerken kendi arzularını da Çiçek Tanrıçası'na anlattı..." } }